Öncelikle cahilliğimden bahsedeyim; biliyorsunuz Stefan Zweig dünyada ünlü bir yazar ve çoğunuz da kitaplarını okumuşsunuzdur. Benim her kitabı alıp okuma şansım olmadığından kitap kurdu dostlarımın yorumları sayesinde listemi azaltıp seveceğim kitaplara öncelik verebiliyorum. Bazı klasikleri çok geç okuyanlardanım ben de. Bu kitap da ne zamandır aklımdaydı. Elimdeki satrançla ilgili başka bir kitabı bu kitapla karıştırdığımdan sevmeyeceğimi düşünerek niyetlenmemiştim. Farklı olduğunu ve bu kitabın tarzıma çok uyduğunu idrak etmemle alışveriş listemde yerini aldı.
Gelelim cahillik kısmıma; bu yazarı daha önce okumamış olmamın utancını yaşıyordum ki, yazarı detaylı incelememle daha önce kitabını okuduğumu hatırlamam bir oldu... Evet, Stefan Zweig ile ilk tanışmam değilmiş bu kitap. Ancak, migrenli dönemime denk geldiği için yazar konusunda unutkan davranmışım.
'İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar'. Okudunuz mu bu kitabını? Çok beğenmiştim. Bir edebiyat grubunda örnek olarak okumuşlardı ve ben de nasiplenmiştim. Geçmişe damgasını vurmuş kişi veya olaylardan 14 adet seçmenin bulunduğu (buna İstanbul'un fethi de dahil), yine kısa ve öz olan şahane bir kitap. Çok beğendiğim ve rahat okuduğum bir kitap olmuştu. Sayesinde genel kültürüm de zenginleşmişti :)
O kitabı başka bir yayında ayrıca yorumlarım.
Satranç: Stefan Zweig'in ölümünden önce yazdığı son eser. Arkasındaki hikayeyi okumadığınızda da kitabı beğenecekken, aslında hikayesini okuduğunuzda anlam kazanan ve şekillenen bir kitap. Maalesef Avusturyalı yazar, Satranç kitabını bitirdikten kısa bir süre sonra, Avrupa'nın içinde bulunduğu duruma dayanamayarak karısıyla birlikte intihar etmiş. Kitapta da Czentovic'i diktatörlüğü, Dr. B.'yi de bu diktatörlük karşısında -kendisi gibi- psikolojik şiddete maruz kalmışları temsil edecek şekilde yazmış.
Hayat hikayesini özet olarak okudum. Bence siz de okuyun. Böylesi bir yazarı böyle trajik bir olayla kaybetmek hepimiz için büyük bir kayıp. Oldukça ilkel olan 'savaş' kavramının artık bitmesi gerektiğini savunarak yazarın hayatından çıkıp kitabın hayatına başlıyorum.
Bir gemi yolculuğuyla başlıyor kitap. Biz olayları -adını öğrenemediğimiz- bir yolcu tarafından dinliyoruz. Yola çıkmadan önce tüm basın mensuplarının doluşmasından ve flaşlardan gemide önemli birinin olduğu anlaşılıyor: genç yaşına rağmen dünya satranç şampiyonu olan Czentovic.
Yazar aracılığıyla, bu başarılı gencin dramatik ve geldiği noktada oldukça şaşırtıcı olan hayat öyküsünü dinliyoruz önce. Bu hayat hikayesi, yolcumuz tarafından inanılmaz bir merak uyandırıyor ve bu asosyal kişiliği analiz etmek için durduramadığı bir merak besliyor.
Sonunda ilgisini kendi alanında çekiyorlar: Satranç! Tabi ki dünya şampiyonu için çok kolay lokma olan bir grup amatör satranç oyuncusu bu şampiyona ulaşmakta yeterince başarılı olamıyorlar. Ta ki bir hamleleri sırasında dayanamayarak müdahale eden gizemli bir el oyuna el atana kadar...
Kitabın geri kalan kısmında -nedense ismine 'Dr. B.' denilen- bu gizemli kişinin kendisinden daha da gizemli olan satranç hikayesini derinlemesine dinliyoruz. Satrancın derinliklerine girişini bize öyle bir anlatıyor ki siz de bu duyguları birebir ve çok yoğun olarak hissediyorsunuz. Psikolojik baskı kelimesi ruhunuza işliyor.
Peki bu gizemli satranç oyuncusu dünya şampiyonunu müdahale ettiği oyunda yenebildi mi?
Diğer oyuncuların ısrarı ikinci kez böyle bir oyuna ikna edebildi mi?
Cevabı bu kısa kitapta.
Evet kısacık sadece 71 sayfa. Buna rağmen 'Uzun Öykü' olarak geçiyor.
İsmi 'satranç' olmasına rağmen ve kitabın ana konusu satranç üzerinde dönmesine rağmen sizi satranç detaylarıyla yormuyor, oyunculara yöneliyor. Satranç bilmeyen veya sevmeyenler de rahatlıkla okuyabilir.
Stefan Zweig'ı okuyup da kalemini sevmeyen azdır diye düşünüyorum. Ben fazla betimleme gördüğümde daralan bir insan olsam da Zweig'ın duygu betimlemeleri inanılmaz ve hayranlık uyandırıcı Gördüğüm kadarıyla her kitabında vermiş bu hayranlığı... Zweig okumaya devam edeceğim, o kesin!
Bu kısacık ama klasik kitabı okumayanınız varsa mutlaka okuyun derim.
-----
Şimdiye kadar paylaşabildiğim diğer kitap yorumları:
Kitapla ilgili paylaşımlar:
Kitabın içeriğinden bağımsız olarak Can Yayınları'na özel bir iki yorum yapmak istiyorum.
Kitap zaten kısa olmasına rağmen yazılar ufak ve sayfalar dar... Beni biraz rahatsız etti. Küçük ve içiçe geçmiş izlenimi verdi. Kitap sanki sıkıştırılmaya çalışılmış gibi. Ayrıca oldukça dikkatli okumama rağmen son sayfalar sanki kitaptan ayrılacak gibiydi; aşağıya bir fotoğraf ekleyeceğim açıklamak için.
Can Yayınları'nda böyle bir baskı beni şaşırttı.