Bu kitabın ismini ilk kez "Bize Her Yer Okul" blogu sayesinde öğrendim. Kendisine teşekkür ediyorum. Yayını okur okumaz "bu kitabı okumalıyım" dedim ve fırsat kolladım. Okuyup bitirdiğimde ise hiç ama hiç yanılmadığımı anladım. En sevdiğim kitaplarda üst sıralara taşıdım ve "herkese ama herkese tavsiye edilecekler" listeme ekledim.
Kitap okuyan okumayan herkese bu kitabı şiddetle öneriyorum.
❗ ZAMANIMIZ ÇALINIYOR ❗
Evet, zamanımızı çalıyorlar ve bu konuda hiçbir şey yapmıyoruz. Belki cesaretimiz, belki öngörümüz, belki de hevesimiz yok. Sebep ne olursa olsun.
MOMO; ya da zaman hırsızlarının ve çalınmış zamanı insanlara geri getiren çocuğun tuhaf öyküsü.
Büyük bir kentin güney kıyısında, eskilerden kalmış, çam ormanında gizlenmiş bir amfiteatr kalıntısına küçük bir kız çocuğu yerleşiyor: Momo. Simsiyah kıvırcık saçlar, çok güzel kocaman siyah gözler, çıplak gezmekten kararmış ayaklar, rengarenk yamalı uzun bir etek, üzerinde kocaman duran kolları kıvrılmış eski bir erkek çeketi... Çevredekilerin "seni bir yere yerleştirelim, bizlerden birinde kal" gibi ısrarlarına rağmen bu yıkık amfiteatr'daki kendi oluşturduğunu küçük odasında kalmakta ısrarcı. Herkesin yardımıyla bu küçük oda adeta bir ev haline geliyor. Momo burada keyifle yaşarken herkes ama herkes Momo'yu sürekli ziyaret ediyor ve onu ziyaret eden herkes mutlu ayrılıyor. Çünkü Momo'da farklı bir şey var? Hayır, gizli bir güç değil, verecek akıl ya da teselli de değil...
"Momo'nun hiç kimsenin yapamayacağı şekilde başardığı şey şuydu: dinlemek.
Momo karşısındakileri, aptal insanların bile aklına parlak düşünceler getirtecek şekilde dinlerdi."
Durup düşünmeye bu cümlelerle başlıyorsunuz.
Kitabı anlatmak oldukça güç.
Momo ve çevresindeki bu güzel insanların hikayeleriyle başlıyor kitap. Ara ara isimleri geçen "Duman Adamlar" ortaya çıkana kadar her şey çok güzel gidiyor.
Duman Adamlar kendilerine "zaman tasarrufçusu" diyor. İnsanları tüm detaylarını bilecek kadar izliyor, konuşarak etkileri altına alıyor, zaman tasarrufu yapmaya ikna ediyor ve sonrasında hiç olmamışlar gibi unutulup yanlarından ayrılıyorlar. Duman Adamlarla karşılaşanlar zamanlarını tasarruf etmek için koşturuyor, her saniye bir şeyler yapıp bir şeylere yetişiyor, hiçbir şey için gereksiz vakit harcamıyor, sonucunda da kazançlarını artırıp ihtiyaçları olmayan şeyleri almaya çalışıyor.
Sonuç olarak işinden zevk almayan, yolda giderken sağa sola bakamayacak kadar meşgul, müşterileriyle veya arkadaşlarıyla sohbet dahi etmeyen, ailesine harcayacak zamanı olmayan insanlar arttıkça artıyor.
Bu durumdan en çok etkilenen tabi ki çocuklar oluyor. Kendilerine ayrılan bir zaman olmadığından ailelerinin vakit geçirmeleri için aldıkları oyuncaklar içinde yalnız kalıp soluğu Momo'nun ve arkadaşlarının yanında alıyorlar.
Picasso'nun meşhur sözü geliyor akla:
"Her çocuk bir sanatçıdır, sorun büyüdüğümüzde nasıl sanatçı kalabileceğimizdir."
Momo'nun, arkadaşları, başını sokacak dört duvar, arkadaşlarının getirdiği yiyecek ve üzerindeki kıyafetler dışında bir şeye ihtiyacı yok. Aslında bu hepimiz için geçerli değil mi?
Momo'nun zamanı bu kadar keyifli kullanması, arkadaşlarının Momo ile keyifli vakit geçirmesi ve herkesin sakince mutlulukla yaşamaları Duman Adamları çok rahatsız ediyor. Momo yüzünden tasarruf edilmesi gereken zamanlar boşa harcanıyor. Bu işe bir el atma zorunluluğu hissediyorlar.
İşte olaylar tam da bu noktadan sonra başlıyor.
Arka Kapak Yazısı (biraz bulanık çıkmış):
Kitabı okuyacaklar için fazla detay vermek istemiyorum.
Bende yaşattığı duyguları tarif etmem gerçekten güç.
Aslında "Klostrofobi" yazımda anlattığım duyguların benzerlerini yaşadım. Beni çok rahatsız eden bu "koşuşturma ve modern yaşam" bahanelerinin yoğun hissiyatının içine düştüm.
Kendime üzüldüm, kendim dahil büyük şehirde yaşayanlara acıdım.
Eğer mandıra filozofu olarak keyif içinde yaşamıyorsanız bu kitabı okuyup hayatınızı bir gözden geçirin derim.
Kitabın dili nasıl? Kitabın dili oldukça akıcı, okuması rahat. Diğer kitaplardan farklı olacak şekilde saman renkli kağıt üzerine kahverengi-bordo bir yazı diliyle yazılmış. Kitap kalın değil, ilaveten harfler ayrık, sayfalar boğmuyor, hemen bitiyor.
Türü fantastik olarak değerlendiriliyor ama ben bu konuda emin değilim :) "Gerçek bir hikayeden uyarlanmıştır" deseler daha uygun olurdu benim için.
Beğendiğim sözleri hem yazı hem de fotoğraf olarak paylaşmak istiyorum:
"Boşuna zahmet etme" dedi, "bizimle başa çıkamazsın!" Momo diretti."Seni hiç kimse sevmedi mi?"
"Çocukların bizim işimizde ne kadar tehlikeli olduğunu kendiniz daha iyi bilirsiniz."
"Çocuklar" diye konuştu Hâkim, "bizim doğal düşmanlarımızdır. Onlar olmasaydı insanlık çoktan bizim pençemize düşmüş olacaktı. Çocukları zaman tasarrufuna alıştırmak büyük insanları alıştırmaktan çok daha güçtür. Bu yüzden en sert yasalarımızdan biri şudur:
Er geç sıra çocuklara gelir.
'İnsanlar zamandan tasarruf ettikçe, zaman azalıyordu...'
'NE KADAR YAVAŞ, O KADAR ÇABUK' İnsan ne kadar yavaş hareket ederse o kadar hızlı ilerliyordu. Ama aksine, ne kadar acele ederse de o kadar güç ilerliyordu.
Oyunları onlara bakıcıları öğretiyor ve bu oyunlar hep yararlı bir hizmet şeklinde oluyordu. Ama bu şeyler olurken de bazı şeyleri unutmaları gerekmişti. Neleri derseniz; sevinmeyi, hayal kurmayı ve heyecanlanmayı...
Kitabı çok ama çok ama çok beğendim!!!!
Sanılanın aksine çocuk kitabı değil.
Kitap okuyan okumayan herkesin okumasını şiddetle tavsiye ediyorum. Pişman olmayacaksınız...
Anne babaların da özellikle okuyup kendilerine dışarıdan bakması gerekiyor.
Bu tarz bir kitap okumayalı uzun zaman oldu. Normalde tercih
de etmem. Buna rağmen tekrar tekrar okuyacağıma ve okutacağıma eminim...
Lütfen okuyun ve bana yorumunuzu yazın, merakla bekliyorum.
-------------
Şimdiye kadar paylaşabildiğim diğer kitap yorumları:
Kitapla ilgili paylaşımlar: